Boşanma davası, evlilik birliğinin sona erdirilmesi amacıyla eşlerden birinin veya her iki eşin birlikte mahkemeye başvurarak açtığı hukuki süreçtir. Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma sebepleri özel ve genel sebepler olmak üzere ikiye ayrılır:
Özel Boşanma Sebepleri:
Zina (TMK m.161):Eşlerden birinin diğerini aldatması olayıdır.
Zina, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca, eşlerden birinin evlilik devam ederken karşı cinsten bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesidir ve bu durum, boşanma sebeplerinden biri olarak kabul edilir. Zina, boşanma davasında özel bir boşanma sebebi sayılır ve taraflardan biri zina yapmışsa, diğer taraf bu sebebe dayanarak boşanma davası açabilir.
Zina Davasında Kanıtlanma Yolları:
Zinanın ispat edilmesi, boşanma davasında son derece önemlidir. Zina, doğrudan bir suç olmadığı için ceza hukuku anlamında bir cezalandırma söz konusu olmasa da, boşanma davasında kusurun tespiti açısından kanıtlanması gerekir. Zina aşağıdaki yollarla kanıtlanabilir:
- Tanık İfadeleri: Zina eylemini görmüş ya da öğrenmiş tanıkların ifadeleri mahkeme nezdinde delil olarak kabul edilebilir. Örneğin, zina yapan tarafın başka biriyle düzenli olarak aynı mekânda görüldüğüne dair tanıklıklar, apartmanda sürekli farklı komşunun evine giden eş için diğer kapı komşularının tanıklıkları etkili olabilir.
- Elektronik Deliller: Telefon mesajları, sosyal medya yazışmaları, e-postalar, mailler, fotoğraflar veya videolar zina eyleminin kanıtı olarak kullanılabilir. Özellikle zina ilişkisinin varlığını ortaya koyan yazılı veya görsel belgeler mahkeme nezdinde geçerli delillerdir.
- Otel Kayıtları: Zina yaptığı iddia edilen kişinin başka biriyle aynı otelde konakladığına dair belgeler (otel kayıtları, otel konaklamasına ilişkin fatura vb.) mahkemede delil olarak kullanılabilir.
- Dedektif Raporları: Zina iddiasını ispatlamak için özel dedektiflerden alınan raporlar, fotoğraflar ya da videolar da delil olarak mahkemeye sunulabilir. Ancak bu tür delillerin hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş olması gerekir. Hukuka aykırı deliller mahkemede delil olarak kullanılamayacaktır.
- Kamera Kayıtları: Kamuya açık alanlarda ya da otel, restoran gibi yerlerdeki güvenlik kamera kayıtları, zina eyleminin dolaylı olarak ispatlanmasında kullanılabilir.
- İtiraf: Zina yapan tarafın bu durumu itiraf etmesi de delil olarak kabul edilir. Mahkemede bu itirafın yapıldığına dair somut kanıtlar sunulabilir.
Zina Davasında Süre:
Zinaya dayalı boşanma davası açma hakkı, zina fiilinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde ve her hâlükârda zinanın gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içinde kullanılmalıdır. Bu süreler geçtikten sonra zina sebebine dayanarak dava açılamaz.
Sonuçları:
Zina nedeniyle boşanma davası açıldığında, zinayı işleyen taraf, kusurlu bulunur ve bu durum nafaka, tazminat gibi sonuçlara da yansıyabilir. Zinaya dayalı boşanma davalarında, zinaya uğrayan taraf, manevi tazminat talep edebilir.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m.162): Eşlerden birinin diğerine yönelik ciddi saldırı ya da kötü muamelede bulunması.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca, boşanma sebeplerinden biri olarak düzenlenmiştir. Bu maddede, eşlerden birinin diğer eşe karşı hayatına kastetmesi, pek kötü muamelede bulunması veya onur kırıcı davranışlar sergilemesi durumunda boşanma davası açılabileceği belirtilmiştir. Her biri farklı anlamlar taşıyan bu kavramlar, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya yol açan ciddi sebeplerden kabul edilir.
Hayata Kast
Hayata kast, eşlerden birinin diğer eşin yaşamını sonlandırmaya yönelik bir girişimde bulunmasıdır. Bu girişim, fiili bir saldırı olabileceği gibi planlama aşamasındaki bir davranış da olabilir. Örneğin, öldürmeye teşebbüs etmek veya eşini ölümle tehdit ederek ciddi bir saldırı planı yapmak, hayata kast olarak değerlendirilebilir. Bu durumlarda eşin yaşamı tehlikeye girdiği için boşanma sebebi sayılır. Yani, eşin diğer eşe karşı zarar vermek maksadıyla kurduğu eylem ve planlar da buna dahil edilebilir.
Örnekler:
- Eşin diğerini bıçakla veya silah benzeri cisimle öldürmeye çalışması.
- Eşin diğer eşe karşı zehirleme girişimi.
- Kasten ve planlı olarak diğer eşin ölümüne neden olma amacı taşıyan davranışlar.
Pek Kötü Davranış
Pek kötü muamele, bir eşin diğerine fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulaması, ağır ve sürekli kötü davranışlarda bulunması anlamına gelir. Bu davranışlar, evlilik birliğini sürdürülemez hale getiren, sağlığı ve huzuru tehdit eden eylemler olmalıdır.
Örnekler:
- Eşi aç bırakmak, bilerek ve isteyerek eve temel gıda almamak, sürekli evde kilitli tutmak, eşin dışarıya çıkmasına izin vermemek gibi hürriyeti kısıtlayan davranışlar.
- Sürekli dayak atma, fiziksel şiddet uygulama.
- Eşi soğukta bırakmak ya da ona ağır işkenceler yapmak.
Onur Kırıcı Davranış
Onur kırıcı davranış, eşin diğer eşe karşı aşağılayıcı, küçültücü, rencide edici sözler veya davranışlar sergilemesidir. Bu tür davranışlar, eşin kişilik haklarına saldırı niteliği taşır ve onun onuruna, saygınlığına zarar verecek nitelikte olmalıdır.
Örnekler:
- Eşe hakaret etmek, küfür etmek, aşağılamak.
- Eşin toplum içinde küçük düşürülmesine sebep olacak şekilde davranmak.
- Sürekli olarak eşin kişiliğine, dış görünüşüne yönelik aşağılayıcı ifadeler kullanmak.
- Eşin ailesi hakkında aşağılayıcı ifadelerde bulunmak.
- Eşi aldatmak ve bu durumu alenen ortaya koymak, eşin onurunu zedeleyen davranışlarda bulunmak.
Bu Sebeple Açılan Davalarda Kanıtlar
- Tanıklar: Hayata kast veya pek kötü/onur kırıcı davranışlara tanıklık etmiş kişiler dinlenebilir.
- Sağlık raporları: Fiziksel şiddet veya işkenceye maruz kalan eşin aldığı raporlar, delil olarak sunulabilir.
- Elektronik deliller: Telefon mesajları, e-postalar, sosyal medya yazışmaları ya da video kayıtları, onur kırıcı davranışları veya hayata kastı ispat edebilir.
- Polis ve hastane kayıtları: Şiddet nedeniyle yapılan şikayetler ya da hastaneye başvurular da mahkemede delil olarak kullanılabilir.
Davanın Süresi:
Bu boşanma sebebine dayanarak dava açma hakkı, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışın öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve olayın gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içinde kullanılmalıdır. Bu süreler geçtikten sonra bu sebebe dayanarak dava açma hakkı sona erer. Bu boşanma sebebi ile dava açan eş, nafaka ve tazminat gibi haklar talep edebilir. Davada kusurlu olan taraf, diğer eşe manevi tazminat ödemek zorunda kalabilir.
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163): Eşlerden birinin suç işlemesi veya ahlaka aykırı bir yaşam sürmesi.
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesinde düzenlenen ve boşanma sebeplerinden biri olarak kabul edilen durumlardır. Bu maddede, eşlerden birinin suç işlemesi veya haysiyetsiz bir yaşam sürmesi durumunda diğer eşin boşanma davası açabileceği belirtilmiştir. Her iki durum da evlilik birliğini temelinden sarsan ciddi sebepler olarak kabul edilir.
Suç İşleme
Eşlerden birinin hukuka aykırı bir eylemde bulunarak suç işlemesi, evlilik birliğinin devamını zorlaştırabilir. Bu suçun, evlilik ilişkisini ve eşin saygınlığını etkileyen türden olması gerekir. Suç işleme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için suçun niteliği ve eş üzerindeki olumsuz etkisi önem taşır.
Suç İşlemenin Boşanma Sebebi Sayılabilmesi İçin Şartlar:
- Suçun niteliği: Suçun, basit ve hafif bir suç değil, toplum ve aile düzenine zarar veren nitelikte olması gerekir. Örneğin, hırsızlık, dolandırıcılık, uyuşturucu madde ticareti gibi ağır suçlar, eşin saygınlığına ve evlilik birliğine doğrudan zarar verir. Burada korunan değer; aile birliğinin ve düzeninin toplum içerisinde de saygınlıkla var olmasıdır.
- Mahkûmiyet: Suçun işlendiğine dair mahkeme kararı ya da mahkûmiyet kararı olması genellikle delil olarak kabul edilir. Eşin suçtan mahkûm olması, boşanma davasını destekler niteliktedir.
Örnekler:
- Eşin bir cinayet işlemesi veya ağır yaralama suçu işlemesi.
- Uyuşturucu ticareti yapmak ya da kullanmak.
- Hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlar.
- Devlete karşı işlenen suçlar, terör örgütü üyeliği.
- Bu tür suçlar, eşin toplumdaki itibarını ve kişisel güvenliğini tehdit edici bir ortam yarattığı için boşanma sebebi sayılır.
Haysiyetsiz Hayat Sürme
Haysiyetsiz hayat sürme, eşlerden birinin toplumun genel ahlak kurallarına aykırı, onur kırıcı, saygınlığını zedeleyen ve sürekli hale gelen bir yaşam tarzı sürmesidir. Bu durum, diğer eşin evlilik birliğini sürdürmesini zorlaştırır ve evliliğin temellerini sarsar.
- Haysiyetsiz Hayat Sürmenin Boşanma Sebebi Sayılabilmesi İçin Şartlar:
- Süreklilik: Eşin onur kırıcı davranışlarının, geçici veya tek bir olaydan ibaret olmaması, devamlılık göstermesi gerekir.
- Toplumun genel ahlak kurallarına aykırılık: Haysiyetsiz yaşam, toplumun ahlak anlayışına ters düşen, eşin saygınlığını zedeleyen ve sürekli tekrarlanan davranışlardan oluşur.
Örnekler:
- Eşin fuhuş yapması ya da sürekli olarak birden fazla kişiyle ahlaka aykırı ilişkiler içinde olması, farklı sebepler sunarak birden fazla eşi olduğunu iddia etmesi.
- Kumar bağımlılığı nedeniyle maddi ve manevi anlamda sürekli zarar vermesi.
- Eşin devamlı alkol ya da uyuşturucu madde kullanarak kontrolsüz, ahlak dışı bir yaşam sürmesi.
- Eşin rüşvet, yolsuzluk gibi toplumsal ahlaka aykırı bir şekilde maddi kazanç sağlamaya çalışması.
Kanıtlanma Yolları:
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme iddiaları, çeşitli yollarla ispatlanabilir. Mahkemeye sunulabilecek deliller şunlar olabilir:
- Mahkeme Kararları: Eşin suç işlediğine dair mahkûmiyet kararları veya devam eden ceza davaları.
- Tanıklar: Eşin haysiyetsiz yaşam sürdüğüne veya suç işlediğine tanıklık etmiş kişilerin ifadeleri.
- Elektronik Deliller: Telefon mesajları, sosyal medya yazışmaları, e-postalar gibi deliller, haysiyetsiz yaşamın veya suça karışmanın ispatında kullanılabilir.
- Fotoğraf ve Video: Eşin ahlaka aykırı davranışlarının ya da suça ilişkin kanıtların görsel delillerle desteklenmesi.
Davanın Süresi:
Türk Medeni Kanunu’na göre, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayanarak boşanma davası açma hakkı, bu durumun öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her halükarda olayın gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içinde kullanılmalıdır.
Bu sebeplerle açılan boşanma davasında, suç işleyen veya haysiyetsiz hayat süren eş kusurlu bulunur ve karşı tarafa nafaka, tazminat gibi talepler gündeme gelebilir.
Terk (TMK m.164): Eşlerden birinin diğerini evlilik birliğini terk edecek şekilde evi terk etmesi ve geri dönmemesi.
Terk, Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesi kapsamında düzenlenen bir boşanma sebebidir. Terk, eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla, haklı bir sebebi olmaksızın diğer eşi terk etmesi ya da haklı bir sebebe dayansa bile bu sebep ortadan kalktığı halde eve dönmemesi durumunda ortaya çıkar. Terk, boşanma davası açmak için özel bir sebep olarak kabul edilir.
Terk Sebebiyle Boşanmanın Şartları
Evlilik Birliğinden Doğan Yükümlülükleri Yerine Getirmeme Amacıyla Evden Ayrılma: Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini (birlikte yaşama, yardımlaşma gibi) ihlal etmek amacıyla evi terk etmiş olmalıdır. Terk, sadece fiziksel olarak evden ayrılmayı değil, aynı zamanda ortak yaşamı tamamen kesmeyi de kapsar.
- Haklı Bir Sebep Olmaması: Evi terk eden eşin, bu davranışı için haklı bir sebebi bulunmamalıdır. Örneğin, şiddet görme ya da hayati tehlike altında olma durumları, terk için haklı sebepler sayılabilir. Ancak haklı bir neden olmaksızın evden ayrılma, terk olarak değerlendirilir.
- Terk Süresi: Terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için terk fiilinin en az 6 ay sürmesi gerekir. Bu süre, eşin evlilik birliğini kesintiye uğratacak şekilde evden ayrılmasıyla başlar. Ayrıca, terk eden eşin bu 6 aylık süre sonunda hâlâ eve dönmemiş olması gerekir.
- İhtar Şartı: Terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için, terk eden eşe bir ihtar gönderilmesi zorunludur. Bu ihtarın mahkeme aracılığıyla ve resmi olarak yapılması gerekmektedir. İhtarda, terk eden eşe 2 ay içinde eve dönmesi gerektiği bildirilir. Eğer ihtar yapılmasına rağmen terk eden eş 2 ay içinde eve dönmezse, terk sebebiyle boşanma davası açılabilir.
- İhtarın Hukuka Uygun Olması: Terk eden eşe gönderilen ihtarın hukuka uygun olması gerekir. Bu nedenle ihtar, haklı bir sebebe dayanmayan terke karşı yapılmalıdır. Eğer terk eden eşin terk için geçerli bir sebebi varsa, ihtar geçersiz kabul edilir. Ayrıca ihtarda, eşin eve dönmesi için yeterli bir süre (2 ay) verilmelidir.
Terk Sebebiyle Boşanma Davasında Kanıtlar
- İhtar Tebliği: Mahkeme aracılığıyla yapılan ihtarın resmi belgesi, terk sebebiyle boşanma davasında delil olarak kullanılır.
- Tanıklar: Eşin evi terk ettiğine ve geri dönmediğine dair tanıkların ifadeleri mahkemede delil olabilir.
- Resmi Kayıtlar: Terk eden eşin başka bir yerde ikamet ettiğine dair belgeler de kanıt olarak kullanılabilir.
Özel Durumlar:
- Haklı Terk: Eşin hayati tehlike, şiddet, kötü muamele gibi sebeplerle evi terk etmesi haklı görülebilir ve bu durumda terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.
- İhtardan Sonra Eve Dönme: Terk eden eş, ihtar süresi içinde eve dönerse, terk sebebiyle boşanma davası açılamaz. Ancak döndükten sonra tekrar terk ederse, bu yeni bir dava sebebi olabilir.
Terk Nedeniyle Boşanma Davasının Sonuçları:
- Kusurlu Eşin Tespiti: Terk eden eş, kusurlu kabul edilir. Bu da nafaka, tazminat gibi taleplerde dikkate alınır.
- Nafaka ve Tazminat: Terk sebebiyle boşanma davası açan eş, manevi tazminat veya nafaka talebinde bulunabilir.
Terk, diğer boşanma sebepleriyle birlikte ileri sürülebilecek ciddi bir boşanma sebebi olarak evlilik birliğinin sona ermesine yol açabilir.
Akıl hastalığı (TMK m.165): Eşlerden birinin akıl hastası olması ve bunun evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi.
Akıl hastalığı, Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesinde düzenlenen ve boşanma sebeplerinden biri olarak kabul edilen bir durumdur. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için bazı özel şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.
Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanmanın Şartları:
- Eşlerden Birinde Akıl Hastalığının Bulunması: Eşlerden birinin evlilik sırasında akıl hastalığına yakalanmış olması gerekir. Akıl hastalığı, diğer eşin evlilik birliğini sürdürmesini imkansız kılacak nitelikte olmalıdır.
- Hastalığın Sürekli Olması: Akıl hastalığının geçici bir rahatsızlık değil, sürekli ve tedavi edilemez bir nitelikte olması gerekir. Akıl hastalığının uzun süredir devam etmesi ve tedavi ile düzelme ihtimalinin bulunmaması şarttır.
- Resmi Sağlık Kurulu Raporu: Boşanma davası açılabilmesi için akıl hastalığının, resmi bir sağlık kurulu tarafından verilen rapor ile belgelenmesi gerekir. Bu raporda, hastalığın sürekli olduğu ve iyileşme umudunun olmadığı belirtilmelidir.
- Evlilik Birliğinin Sürdürülmesinin İmkansız Hale Gelmesi: Akıl hastalığı, diğer eşin evlilik birliğini sürdürmesini çekilmez hale getirmelidir. Yani, akıl hastalığı evlilik ilişkisini ciddi şekilde olumsuz etkilemelidir.
Örnek:
- Eşlerden birinin tedavi edilemeyen ağır bir akıl hastalığına (şizofreni, bipolar bozukluk gibi) yakalanması ve bu hastalık nedeniyle diğer eşin evliliği sürdüremez hale gelmesi durumunda boşanma davası açılabilir.
- Eşlerden birinin, var olan bir akıl hastalığının ileri düzeyde devam etmesi bu sebeple diğer eşin evliliği sürdüremez hale gelmesi.
Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma Davasında Kanıtlar:
- Sağlık Kurulu Raporu: Hastalığın sürekli olduğuna ve iyileşme umudunun bulunmadığına dair resmi sağlık kurulu raporu.
- Tanıklar: Eşin hastalığının evlilik birliğini nasıl etkilediğine dair tanıkların ifadeleri.
Bu sebebe dayalı boşanma davasında, akıl hastası eşin kusurlu olduğu kabul edilmez.
Genel Boşanma Sebepleri:
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m.166): Evlilik birliğinin, taraflardan biri veya her iki eş için çekilmez hale gelmesi. Bu sebeple açılan davalar, halk arasında “şiddetli geçimsizlik” olarak bilinir.
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılmasının Şartları:
- Evliliğin Ortak Hayatın Devamını İmkânsız Kılacak Şekilde Sarsılması: Eşler arasındaki anlaşmazlıklar, evlilik birliğini sürdüremeyecek boyuta ulaşmış olmalıdır. Bu sarsılmanın sebebi genellikle sürekli tartışmalar, kişilik çatışmaları, duygusal uzaklaşma, iletişim kopukluğu gibi unsurlar olabilir.
- Eşler Arasında Ortak Hayatın Çekilmez Hâle Gelmesi: Evliliğin sürdürülmesi eşler açısından çekilmez hale gelmiş olmalıdır. Bu durum, maddi ya da manevi anlamda olabilir. Örneğin, sürekli kavga, güven kaybı, ilgisizlik, karşılıklı anlayışsızlık gibi faktörler evlilik birliğini temelden sarsabilir.
- Evliliğin Fiilen Devam Ettirilmesinin Beklenememesi: Eşlerin birbirlerinden evliliği sürdürmelerinin beklenemeyeceği bir noktaya gelinmiş olması gerekir. Evlilik, iki taraf için de katlanılmaz bir hale gelmiş olmalıdır.
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılmasına Dayalı Boşanma Davasında Kanıtlar:
- Tanıklar: Evlilik birliğinin temelden sarsıldığına dair tanık beyanları kullanılabilir. Aile üyeleri, arkadaşlar veya diğer yakın çevredeki kişiler tanıklık edebilir.
- Mesajlar, E-postalar: Eşler arasındaki yazışmalar, iletişim problemlerini veya çatışmaları ortaya koyan deliller olarak kullanılabilir.
- Uzman Raporları: Aile danışmanları, psikologlar gibi uzmanların raporları da evlilik birliğinin sürdürülemez olduğunu ispatlama amacıyla sunulabilir.
Boşanma Davasında Kusur Unsuru:
Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davalarında, kusur unsuru önemlidir. Eşlerden biri kusurlu ise, diğer eş bu durumu tazminat ve nafaka taleplerinde kullanabilir. Ancak, davanın reddi halinde 3 yıl boyunca taraflar arasında fiilen bir araya gelme olmadığı takdirde, bu da boşanma sebebi sayılarak tekrar dava açılabilir.
Özel Durumlar:
- Eşlerden Biri Ağır Kusurlu Olmazsa: Eşlerden biri ağır kusurlu değilse, boşanma kararı verilemeyebilir. Mahkeme, boşanmaya karar vermeden önce eşler arasındaki kusur dağılımını da değerlendirir.
- Fiili Ayrılık Durumu: Mahkemenin boşanma talebini reddetmesinden sonra 3 yıl boyunca eşlerin fiilen bir araya gelmemesi durumunda, evlilik birliğinin fiilen sona erdiği kabul edilir ve bu süre sonunda dava açıldığında boşanma kararı verilir.
Örnekler:
- Sürekli ve ciddi tartışmalar, şiddetli geçimsizlik.
- İletişim kopukluğu, eşler arasında sevgi ve saygının tamamen yok olması.
- İhanet, kıskançlık, güven kaybı.
- Aile içi şiddet veya psikolojik baskı.
- Bu madde, çok çeşitli sebeplerle açılabilecek bir boşanma davasına temel oluşturduğu için genel bir boşanma nedeni olarak kabul edilir ve yargı süreçlerinde sıklıkla kullanılır.