Evlilik dışı hamile kalan bir kadının ve doğacak çocuğun, Türk hukukunda kapsamlı bir şekilde korunması ve haklarının güvence altına alınması birçok yasal düzenleme ile sağlanmıştır. Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili yasal düzenlemelere göre; evlilik dışında hamile kalmak, çocuğun ve annenin haklarını etkilemez. Bu durumu daha geniş kapsamda ele alacak olursak, evlilik dışı ilişkide hamilelik hukuki boyutu, evlilik dışı ilişkide hamilelik durumunda kadının hakları şu şekilde sıralanabilir;
1)Babalık Davası
Babalık davası, çocuğun babasının kim olduğunun hukuken belirlenmesini sağlayan önemli bir davadır. Evlilik dışında doğan bir çocuk, evlilik içinde doğan bir çocuk gibi haklara sahiptir, ancak baba ile hukuki bağ kurulması için babalık davasının açılması gereklidir. Bu davayı anne veya çocuk açabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesi uyarınca bu dava, çocuğun doğumundan itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Ancak bu süre geçse dahi, geçerli sebepler varsa (örneğin annenin babanın kimliğini daha sonra öğrenmesi gibi), dava açılabilir.
Madde 301- Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir’’
Madde 303- Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
(İptal ikinci fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve E.: 2010/71, K.:
2011/143 sayılı Kararı ile.)
Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.
Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Babalık davasında DNA testi, kanıt olarak büyük önem taşır. DNA testi, çocuğun biyolojik babasını tespit etmek için yapılan en kesin bilimsel yöntemdir. Babalık davasının kazanılması durumunda, çocuk ile baba arasında soybağı kurulmuş olur ve baba çocuğa karşı yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kalır. Ayrıca, baba çocuğu tanıma yoluyla da soybağını kabul edebilir. Bu durumda davaya gerek kalmaksızın soybağı kurulmuş olur.
2)Nafaka Talebi
Evlilik dışı doğan bir çocuk, baba tarafından tanınır ya da babalık davası sonucunda babalık ispatlanırsa, baba çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katkı sağlamakla yükümlüdür. Türk Medeni Kanunu’na göre, anne çocuğun masraflarını karşılayacak maddi güce sahip değilse, çocuk adına babadan nafaka talebinde bulunabilir. Bu nafaka, çocuğun bakım, eğitim ve temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ödenir.
Babanın nafaka ödemekten kaçınması halinde, icra yoluna başvurulabilir. Babanın maddi durumu değiştikçe nafaka miktarı yeniden belirlenebilir.
3)Çocuğun Soyadı
Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik dışı doğan çocuk, annenin soyadını alır. Eğer baba çocuğu tanır veya babalık davası sonucu babalık ilişkisi kurulursa, çocuğun soyadının babanın soyadı olarak değiştirilmesi mümkündür. Ancak bu durum, çoğunlukla anne ve babanın ortak rızası ile gerçekleşir.
Soyadı değişikliği, çocuğun gelecekteki kimlik ve toplumda statüsü açısından önemli olabilir. Soyadının babanın soyadı ile değiştirilmesi talebi, mahkemeye sunulabilir ve çocuğun yüksek menfaatine göre değerlendirilir.
4)Velayet
Evlilik dışı doğan çocukların velayeti doğrudan anneye aittir. Çocuğun bakımı, eğitimi ve yetiştirilmesi gibi konularla ilgili tüm sorumluluklar başlangıçta anneye verilir. Ancak baba, çocuğun tanınması durumunda velayet talebinde bulunabilir. Velayet konusu mahkemeye intikal ettiğinde, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek velayet konusunda karar verir. Genellikle küçük yaşlarda çocukların velayeti anneye verilmekle birlikte, her iki ebeveynin de çocuğun yaşamına katkıda bulunma yükümlülüğü vardır.
Eğer baba, çocuğun velayetini almak istiyorsa, bunu mahkeme yoluyla talep edebilir. Ancak çocuğun en iyi şekilde kim tarafından yetiştirileceği mahkeme tarafından ayrıntılı bir şekilde değerlendirilir. Bu süreçte çocuğun fiziksel, duygusal ve eğitimsel gereksinimlerine en iyi cevap verecek ebeveyn belirlenir.
5)Tazminat ve Maddi Yardım
Evlilik dışı hamilelik, kadının toplumdaki konumu ve sosyal yaşamı üzerinde bazı olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tür durumlarda kadın, babaya karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Özellikle hamilelik ve doğum sürecinde kadının uğradığı maddi kayıplar, sağlık masrafları ve iş kaybı gibi zararlar için maddi tazminat talep edilebilir.
Manevi tazminat ise kadının uğradığı duygusal zararlara ve itibar kaybına karşılık olarak talep edilebilir. Mahkeme, bu talepleri değerlendirirken kadının yaşam koşullarını, hamilelik sürecini ve uğradığı zararları göz önünde bulundurur.
Madde 304- Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin karşılanmasını isteyebilir:
-
- Doğum giderleri,
- Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
- Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.
Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.
Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.
Bu maddeyi genişleterek açıklarsak:
a)Doğum Giderlerine Katılım
Baba, evlilik dışı doğan çocuğun doğumu ile ilgili tüm giderleri karşılamakla yükümlüdür. Bu giderler şunları kapsar:
- Gebelik süresince yapılan tıbbi masraflar: Hamilelik dönemi boyunca annenin sağlık kontrolleri, doktor ziyaretleri, ilaçlar ve diğer tıbbi harcamalar gibi masraflar.
- Doğum masrafları: Doğumun hastane ya da doğum merkezi gibi bir sağlık kuruluşunda gerçekleştirilmesi halinde ortaya çıkan masraflar, doğum sırasında ve sonrasında yapılan tüm giderler (ameliyat, sezaryen, anestezi vb.).
- Doğum sonrası bakım giderleri: Doğum sonrası annenin sağlık ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan harcamalar, lohusalık dönemi sağlık hizmetleri, bebeğin doğumu sonrası ihtiyaçları gibi giderler.
Bu maddeye göre, anne çocuğun babası olduğu ispatlanan kişiden bu giderlerin karşılanmasını talep edebilir. Bu talepler babalık davası sürecinde ya da dava sonrasında ortaya konulabilir.
b)Gebelik ve Doğum Nedeniyle Uğranan Zararların Tazmini
Madde 304’te ayrıca, kadının gebelik ve doğum nedeniyle uğradığı maddi kayıpların tazmin edilmesi düzenlenmiştir. Bu zararlar şunları içerebilir:
- İş kaybı: Kadın hamilelik veya doğum nedeniyle çalışamıyorsa, bu dönemde elde edemediği gelirlerin tazmini mümkündür. Örneğin, hamilelik sırasında çalışamadığı için maaş alamayan bir anne, bu gelir kaybını babadan talep edebilir.
- Fiziksel ve psikolojik zararlar: Gebelik ve doğum sırasında ya da sonrasında annenin yaşadığı sağlık sorunları (örneğin uzun süreli yatak istirahati, hamilelik komplikasyonları gibi) nedeniyle uğradığı zararlar da tazminat kapsamında değerlendirilebilir.
c)Giderlerin Karşılanması
Baba, bu giderleri karşılamaktan sorumlu olup, annenin bu taleplerini karşılamakla yükümlüdür. Annenin doğrudan babadan bu giderlerin ödenmesini talep etme hakkı vardır. Eğer baba bu talepleri yerine getirmezse, anne mahkeme yoluyla bu haklarını talep edebilir.
d)Tazminat Davası
TMK 304. madde gereğince anne, babaya karşı ayrıca maddi tazminat davası da açabilir. Bu tazminat, annenin doğum sürecinde yaşadığı tüm maddi zararları kapsamaktadır. Kadın, bu tazminatı talep ederken hamilelik ve doğum sürecinde uğradığı zararları somut delillerle mahkemeye sunmalıdır.
Özetle
TMK madde 304, evlilik dışı doğan bir çocuğun annesinin, çocuğun babasından doğum ve gebelik süreci boyunca yapılan tüm harcamaları ve uğranan maddi zararları talep edebilmesi için önemli bir hak sağlar. Bu hak, babalık davası sürecinde ya da sonrasında kullanılabilir ve baba bu talepleri yerine getirmekle yükümlüdür. Anne, bu süreçte uğradığı tüm maddi zararları (doğum giderleri, sağlık masrafları, iş kaybı gibi) babadan talep edebilir.
6)Çocuğun Miras Hakkı
Evlilik dışı doğan çocukların miras hakkı, evlilik içinde doğan çocuklarla aynıdır. Baba, çocuğu tanırsa veya babalık davası sonucunda soybağı kurulursa, çocuk babasının yasal mirasçısı olur. Bu, çocuğun babasından aynen evlilik içinde doğmuş bir çocuk gibi miras alabileceği anlamına gelir. Çocuk, babanın yasal mirasçıları arasında yer alır ve babanın ölümünden sonra miras haklarını talep edebilir.
7)Evlat Edinme ve Koruyucu Aile
Anne, evlilik dışı doğan çocuğunu evlatlık vermek isteyebilir. Bu süreç, çocuğun korunması için uygun bir aileye yerleştirilmesi amacıyla yürütülür. Ancak bu işlem, annenin rızası ve çocuk için en uygun koşulların sağlanması ile gerçekleştirilir. Evlat edinme, çocuğun menfaatine olacak şekilde gerçekleştirilir ve tüm süreçler hukuki gözetim altında yürütülür.
Koruyucu aile uygulaması da, evlilik dışı doğan çocukların bakım ve gelişimi için tercih edilebilecek bir alternatiftir. Anne çocuğa bakamayacak durumda ise ya da çocuğun korunması için daha uygun bir ortam gerekiyorsa, çocuk bir koruyucu aileye yerleştirilebilir. Koruyucu aile, çocuğun ihtiyaçlarını karşılarken yasal hakları korunmaya devam eder.
8)Devlet Destekleri
Evlilik dışı hamilelik ve doğum durumlarında, devletin sunduğu bazı sosyal yardım ve destekler de mevcuttur. Anne, maddi anlamda zor durumda ise Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı gibi kurumlardan yardım talebinde bulunabilir. Ayrıca doğum sonrasında annenin ve çocuğun sağlık ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla devletin sunduğu sosyal güvenlik hizmetleri devreye girer.
9)Toplumdaki Statü
Evlilik dışı hamile kalmış kadınlar ve bu çocukların toplumdaki yasal hakları, medeni hukuk düzenlemeleriyle korunmaktadır. Bu anlamda, evlilik dışı hamilelik bir kadının hukuk önünde statüsünü değiştirmez ve çocuğun hakları ile kadının hakları hukuk devleti tarafından güvence altına alınır. Kadınlar, sosyal ve ekonomik haklarını tam anlamıyla kullanabilirler ve toplum içinde herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulmaları yasal olarak engellenir.
Sonuç
Türk hukuk sistemi, evlilik dışı hamile kalan kadınları ve çocukları hukuki olarak güvence altına alarak haklarını korumaktadır. Bu süreçte kadın, babalık davası açarak babayı hukuki sorumluluk altına alabilir, nafaka talebinde bulunabilir ve çocuğun soyadı, velayet gibi konularda haklarını kullanabilir. Kadının bu süreçte tazminat talepleri de mevcut olup, çocuğun gelecekteki hakları (miras gibi) da güvence altındadır.