Hizmet tespit Davası nedir?
Hizmet tespit davası, bir çalışanın sigortalı olarak çalıştığı sürelerin, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) eksik bildirilmesi veya hiç bildirilmemesi durumunda açılan bir dava türüdür. Bu dava, çalışanın sigortalı olduğu halde çalıştığı günlerin SGK’ye bildirilmediği ya da yanlış bildirildiği durumlarda bu sürelerin tespit edilmesi ve sigortalılık sürelerinin düzeltilmesi amacıyla açılır. Hizmet tespiti davasında, davacının sigortalı olarak çalıştığı iş yeri ile arasındaki iş sözleşmesine bağlı olarak çalıştığı ispat edilmelidir.
İşveren ile kendi arasında iş sözleşmesi kurularak bu iş sözleşmesine istinaden çalışan kişiler için işveren tarafından sigorta primlerinin eksiksiz olarak yatırılması gerekmektedir. Bir kişinin sigortalı olması halinin ne zaman başlayacağı 5510 sayılı Kanun’un 7/a bendi ile belirtilmiştir. Buna göre; “(a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, meslekî ve teknik eğitime, meslekî ve teknik ortaöğretim sırasında tamamlayıcı eğitim ya da alan eğitimine, staja veya bursiyer olarak göreve başladıkları tarihten” itibaren sigortalı olunmaya başlar. İşveren tarafından yapılacak olan işe giriş bildirgesi ile kişi sigortalı olarak çalışmaya başlar. Ancak işveren, işçinin sigorta bildirgesini hiç yapmamış ya da eksik yapmış ise hizmet tespit davası açılarak çalışanın sigortalılığı tespit edilir.
Bu davanın temel amacı, işçinin sosyal güvenlik haklarını güvence altına almak ve ileride emeklilik gibi sosyal güvenlik yardımlarından tam olarak yararlanmasını sağlamaktır. Çalışan, işverenin eksik bildirim yapması ya da hiç bildirimde bulunmaması durumunda, çalıştığı dönemlerin tespit edilmesi için iş mahkemesinde hizmet tespit davası açabilir.
Hizmet Tespit Davası Şartları
Hizmet tespit davası açmak için bazı şartlar vardır, bu şartlar şu şekilde sıralanabilir:
-
Fiilen Çalışma
Hizmet Tespit davasının açılabilmesi için çalışan kişinin fiilen işyerinde çalışmış olması gerekir. Yani kişinin, işverenle arasında iş ilişkisi olmalı ve bu iş ilişkisinde çalıştığı sürelere karşılık sigorta primleri yatırılmamış ya da eksik yatırılmış olmalıdır. İşverenin, çalışanın sigortalı olarak bildirilmesi gereken sürelerde bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması şarttır.
-
Sigortasız veya Eksik Sigortalı Çalışma
Hizmet tespit davası, işverenin çalışanın sigorta primlerini hiç yatırmadığı ya da eksik yatırdığı durumlar için açılabilir. Yani sigortalı çalışmanın SGK’ye bildirilmediği dönemler ya da eksik bildirim yapılan sürelerin tespiti için bu dava açılmaktadır. İşçi, hizmet tespit davası ile eksik gün veya hiç sigorta yapılmamış dönemlerin tespitini talep edebilmektedir.
-
Dava Açma Süresi (Hak Düşürücü Süre)
Bu davayı açmak için iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerekmektedir. Bu süreye hak düşürücü süre denir. 5 yıllık süre geçtikten sonra hizmet tespit davası açılamaz. Ancak bu süre, sigortasız çalışma süresi sona erdiğinde başlar. Örneğin, işten ayrılma tarihi bu sürenin başlangıcı kabul edilir.
-
Kanıt Yükümlülüğü
Davanın açılabilmesi için, çalışan kişinin fiilen çalıştığını kanıtlaması gerekir. Bu kanıtlar arasında şunlar yer alabilir:
- Tanık beyanları: Aynı iş yerinde çalışmış kişiler ya da işyerinin tanıkları, çalışanın o dönemlerde iş yerinde çalıştığını doğrulayabilir.
- Yazılı belgeler: Çalışanın işyerinde çalıştığını gösteren maaş bordroları, işyeri kayıtları, giriş-çıkış kartları, e-postalar, iş yerinde kullanılan resmi evraklar.
- Sosyal güvenlik müfettişi raporları: Sigortasız çalışma tespiti durumunda SGK müfettişlerinin denetim raporları da delil olabilir.
-
Sigorta Zorunluluğu Olan Bir İşte Çalışma
Hizmet tespit davası açılacak iş, sigorta zorunluluğu olan bir iş olmalıdır. Sigorta primi ödenmesi gereken bir işte çalıştıysanız, ancak işveren bu yükümlülüğü yerine getirmediyse, hizmet tespiti talep edebilirsiniz. Örneğin, belirli bir işyerinde işçi olarak çalışırken sigortanız yapılmadıysa bu davayı açabilirsiniz. Ancak sigorta zorunluluğu olmayan bir işte bu davayı açamazsınız.
-
İşverenin Sigortalılığı Kasıtlı Olarak Bildirmemesi
İşverenin, çalışanın sigortasını kasıtlı olarak bildirmemesi, bu davanın açılmasındaki temel sebeplerden biridir. İşveren çalışanın iş günlerini ya da sigorta primlerini eksik veya hiç bildirmediğinde bu durum ortaya çıkar.
-
SGK’nin İlgili Dönemi Kapsamayan İşlemi
Eğer SGK, çalıştığınız döneme dair bir bildirim almadıysa veya işverence eksik bildirim yapıldıysa, bu dönemin tespiti için dava açılabilir. Bu dava, SGK’nın işlem yapmadığı dönemleri kapsar.
Bu şartlar yerine getirildiğinde çalışan, iş mahkemesinde hizmet tespit davası açarak, sigortalı olarak çalıştığı günlerin tespitini talep edebilir. Davayı kazandığında, tespit edilen süreler Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından prim günleri olarak hesaplanır ve işçinin sigortalılık süresine eklenir.
Hizmet Tespit Davası Tarafları
Hizmet tespit davasında davacı, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4/a(1) maddesi kapsamında işçi sıfatına haiz kişidir. İşçinin vefat etmiş olması durumunda, mirasçıları hizmet tespit davasını hak düşürücü süre içerisinde açma hakkına sahiplerdir.
Hizmet tespit davasında davalı, Hizmet tespiti davalarında; işveren davalı olarak gösterilecek, Sosyal Güvenlik Kurumu’na dava re’sen ihbar edilecektir. Kurum, re’sen yapılan ihbar üzerine fer’i müdahil olarak davaya katılacaktır.
Hizmet Tespit Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
5510 sayılı Kanun’un 86. Maddesinde yer alan hüküm gereğince; hizmet tespit davalarında görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise hizmet tespit davası Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılacaktır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6. maddesine göre; İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. Yetki kurallarına aykırı sözleşmeler ise geçerli sayılmaz. SGK aleyhine açılan davalarda yetkili mahkeme, Sosyal Güvenlik İl Müdürlüklerinin bulunduğu yer iş mahkemesidir.
Hizmet Tespit Davası Zamanaşımı
İşçinin hizmet tespit davasını; ilgili iş yerindeki hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde açması gerekir. İşçinin ölümü halinde mirasçıları ise; davayı, işçinin ölüm tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açmalıdırlar. İşbu beş yıllık süre hak düşürücü bir süre olup, bu süre geçtikten sonra açılan davalar dinlenemez.
Hak Düşürücü Sürelerin İstisnaları
Her ne kadar işbu davada 5 yıllık hak düşürücü süre bulunsa da talebimiz hak düşürücü süre mutlak bir süre değildir. Zira Yargıtay 10. Ve 21. Hukuk Dairelerinin süreklilik kazanmış kararlarına göre;
- Müfettiş durum tespit tutanağı ya da tahkikat raporlarıyla çalışma tespit edilmişse,
- Asgari işçilik incelemesi neticesinde işverenden sigortalının primleri Kurumca icra yoluyla tahsil edilmişse,
- İşveren imzalı ücret tediye bordrosunda sigortalıdan sigorta primi kestiğini açıkça gösterdiği halde sigorta primini
- Kurumca yatırmamışsa,
- Sigortalı durumundayken memurluğa geçmiş olursa,
- İşe giriş bildirgesi Kuruma süresinde verilmiş; fakat bordrosu ve primi SGK’ya intikal ettirilmemişse,
- İşçilik hakları tazminatlarına ilişin aynı döneme ait kesin hüküm niteliğini taşıyan yargı kararları varsa hizmet tespit davaları zamanaşımına uğramamaktadır.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/3853 E. – 2021/1790 K. Sayılı kararında; “Davanın Yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.”
506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.
Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun’un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16), dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun’un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir, şeklinde hüküm kurulmuştur.
1999 Yılı Öncesi Hizmet Tespit Davası
Çalışanların 1999 yılı öncesindeki sigortalı günlerinin tespit edilmesi, bu dönemde yapılan eksik ya da hiç bildirilmemiş sigorta günlerinin düzeltilmesi anlamına gelir. 1999 yılı öncesi hizmet tespit davası, işverenin bu yıllarda çalışanları sigortasız çalıştırması veya eksik bildirimde bulunması nedeniyle açılır. Böylece çalışanın; 1999 yılı öncesindeki çalışmalarını sigorta kayıtlarına eklemesi sağlanır. 1999 yılı öncesinde sigortalı olarak işe başlamış olmak, emeklilik koşulları açısından büyük bir avantaj sağlar.
Sigortalılık başlangıç tarihi ne kadar eski olursa, emeklilik için aranan yaş ve prim gün sayısı o kadar düşük olur. Bu nedenle, çalışanlar işe giriş tarihlerinin 1999 öncesi olduğunu kanıtlamak için bu davayı açabilirler. 1999 yılı öncesi hizmet tespit davasında da genel hizmet tespit davalarındaki gibi çalışanların fiilen çalıştığını kanıtlaması gerekir.
1999 öncesinde çalıştığı iş yerinde sigortasız veya eksik sigortalı çalıştığını ispatlayan belgeler ve tanık beyanları bu davalarda önemli rol oynar. Özellikle eski iş arkadaşlarının tanıklıkları, maaş bordroları, iş yeri kayıtları gibi belgeler kullanılabilir. 1999 yılı öncesi hizmet tespit davası, çalışanların daha avantajlı emeklilik koşullarından yararlanmasını sağlayan, sigortasız veya eksik sigorta bildirimlerinin düzeltilmesi için açılan bir dava türüdür. Bu dava, sigorta primlerinin doğru şekilde SGK’ya bildirilmediği durumlarda, 1999 yılı öncesindeki sigortalılık sürelerini tespit ettirerek emeklilik hakkını düzenlemek amacıyla açılır.
1 Günlük Hizmet Tespit Davası
Sigortalı başlangıç tarihi bakımından sorun yaşayan, emeklilik durumu geciken işçinin; 08.09.1999 tarihinden önce, bir gün dahi sigortası yapıldıysa, işçi; hizmet tespit davası yoluna giderek sigorta başlangıç tarihlerini iddia ve delilleriyle mahkemeye sunarak tespit edilmesini sağladığı takdirde daha avantajlı emeklilik koşullarından yararlanabilmektedir.
Hizmet tespit davası, işçinin sosyal güvenlik hakları açısından oldukça önemlidir ve emeklilik başta olmak üzere birçok sosyal güvenlik hakkını etkileyebilir.