Mirastan Yoksunluk, Tespiti ve Sebepleri

Mirastan Yoksunluk Nedir?

Mirastan yoksunluk, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen bir kavram olup, mirasçının miras hakkından yoksun bırakılması anlamına gelir. Bu durum, kanunda belirtilen bazı ağır davranışlar veya eylemler sonucunda ortaya çıkar ve miras bırakanın iradesine gerek kalmaksızın, kanunen zorunlu bir yaptırım olarak uygulanır. Yani mirasçının mirastan yoksun kalması için miras bırakanın vasiyetname ya da başka bir işlem yapmasına gerek yoktur; kanunun öngördüğü hallerde bu durum kendiliğinden gerçekleşir.

Mirastan Yoksunluğun Sebepleri

Türk Medeni Kanunu’nun 578. maddesine göre, mirasçının mirastan yoksun kalmasına neden olan başlıca durumlar şunlardır:

  1. Mirasbırakanın Kasten Öldürülmesi veya Öldürmeye Teşebbüs edenler,

Bir mirasçı, miras bırakanı kasten öldürür veya öldürmeye teşebbüs ederse, bu kişi mirastan yoksun bırakılır. Bu davranış, miras bırakanın hayatına kasten son verme veya ona karşı ağır bir suikast girişimi niteliğindedir. Öldürme girişimi başarılı olsun ya da olmasın, teşebbüs de aynı sonuç doğurur. Failin, bir cezaya mahkum edilmesi şart değildir.

  1. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler,

Türk Medeni Kanunu’nun 578. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Miras bırakan kişiyi (murisi) ölüme bağlı tasarruf (miras sözleşmesi, vasiyetname) yapamayacak duruma getiren kişi mirasçı ve vasiyet alacaklısı olamayacaktır. Örnek vermek gerekirse; mirasbırakanı, kapalı bir oda içerisinde haftalarca tutup, ölüme bağlı tasarruf yapmasını engelleyen kişi mirastan yoksun olur. Murisi ölüme bağlı tasarruf yapamayacak hale getiren kişi bu fiili kasten ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirmelidir.

  1. Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,

Mirasçı, miras bırakanı tehdit, hile veya zor kullanarak iradesini etkilemeye çalışırsa, yani miras bırakanı bu yollarla vasiyetname yapmaya, değiştirmeye ya da iptal etmeye zorlamaya çalışırsa, bu da mirastan yoksun bırakılma sebebidir. Miras bırakanın özgür iradesine müdahale niteliğindeki bu tür eylemler, hukuken kabul edilemez ve mirasçının mirastan mahrum kalmasına yol açar. Örnek vermek gerekirse; mirasbırakanı kandırarak iradesini fesada sürükleyen kişi mirastan yoksun bırakılır.

  1. Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.

Miras bırakanın iradesine aykırı olarak vasiyetnameyi gizleme, yok etme, bozma veya geçersiz kılma eylemini gerçekleştiren kişi de mirastan yoksun bırakılır. Mirasçı, miras bırakanın yaptığı vasiyetnameyi gizler, yok eder, bozar veya geçersiz hale getirirse, bu davranış da mirastan yoksun bırakılma sebebi olur. Miras bırakanın son arzularının yerine getirilmesini engellemeye yönelik bu tür eylemler, mirasçının miras hakkını kaybetmesine yol açar.

Mirastan Yoksunluk Tespiti Davası

  1. Dava Tanımı

Mirastan yoksunluk tespiti davası, mirasçının kanunda belirtilen sebeplerden biri veya birkaçı dolayısıyla miras hakkını kaybettiğinin tespiti için açılan bir davadır. Bu dava, genellikle diğer mirasçılar ya da miras üzerinde hak sahibi olan kişiler tarafından açılır. Amaç, miras bırakanın iradesine veya kanuna aykırı davranışlar sergileyen kişilerin miras payından mahrum bırakılmasını sağlamaktır.

  1. Kimler Açabilir?

Bu dava, mirasçı olduğunu iddia eden diğer mirasçılar, miras bırakandan menfaat bekleyen kişiler ya da vasiyet alacaklıları tarafından açılabilir. Aynı zamanda, savcılar da kamu düzenini ilgilendiren durumlar söz konusu olduğunda bu davayı açabilir.

  1. Dava Zamanaşımı

Türk Medeni Kanunu’nda mirastan yoksunluk tespiti davası için belirli bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak genel zamanaşımı süreleri göz önünde bulundurularak, bu tür davaların açılmasında makul sürelere riayet edilmesi gerekir. Bununla birlikte, mirasçılık belgesinin düzenlenmesinden itibaren 10 yıl içinde dava açılması gerektiği yönünde doktrinde görüşler mevcuttur.

  1. Yargılama Usulü:

Mirastan yoksunluğun tespitine ilişkin yargılama usulü de; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2008/2766 E. 2009/7790 K. Sayılı, 22.04.2009 tarihli kararında açıklanmıştır. İlgili karar;

Mirastan Yoksunluğun Tespiti De Mirasçılık Belgesi Verilmesinde Görevli Mahkemeye Aittir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

  1. 2008/2766 K. 2009/7790 T. 22.4.2009

DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Mirastan çıkarılma ve mirastan yoksun kalma sebepleri ya da mirasın reddi veya mirastan feragat sözleşmesi bulunması mirasçılık belgesi verilmesine veya istenmesine engel değildir. Mirasbırakan Fatma’nın eşi Cemal davadan önce vefat etmiş olup, mirasçıları da davacılardır. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamada sanık Cemal vefat ettiğinden davanın düşmesine karar verilmiştir. Mirastan yoksunluğu düzenleyen Türk Medeni Kanunu’nun 578. maddesinin 1. fıkrasında, mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldürmek mirastan yoksunluk sebebi olarak gösterilmiştir.

Mirastan yoksunluğun tespiti de mirasçılık belgesi verilmesinde görevli mahkemeye aittir. Mahkemece yapılacak iş, ceza dosyası da incelenerek mirastan yoksunluk sebebinin bulunup bulunmadığının tespiti ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Yoksunluk sebebinin tespiti halinde mirasçılık belgesinde miras paylarını gösterecek şekilde hüküm kurulması, ancak Cemal’in mirastan mahrum olduğunun ve mahrumiyetinin hukuki sonuçlarının terekenin paylaştırılması sırasında gözetileceğine işaret edilmelidir. Yukarıda yazılı kurallara uyulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.04.2009 gününde, oybirliğiyle karar verildi.sürecinde, mirastan yoksun bırakılma sebeplerinin varlığı delillerle ispat edilmelidir. Bu kapsamda tanık beyanları, resmi kayıtlar ve diğer hukuki deliller kullanılabilir.

  1. Sonuçları

  • Eğer mahkeme, mirasçının mirastan yoksun olduğuna karar verirse, bu kişi miras hakkını kaybeder ve miras bırakanın mirasından pay alamaz. Ayrıca, bu kişinin kendi altsoyu varsa, altsoy da mirastan yoksun bırakılan kişinin yerine geçemez. Miras, diğer mirasçılar arasında paylaştırılır.
  • Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın ölümü anı itibarıyla geriye etkili olarak hüküm ve sonuç doğurmaktadır.
  • Mirastan yoksunluğu gerektirecek fiil kime karşı işlendiyse, kişi sadece onun mirasçısı olamamaktadır. Yani, mirastan yoksunluk; eylemi gerçekleştiren kişiyi ve eylemin bir diğer tarafı olan mirasbırakan arasındadır.
  • Mirastan yoksunluk, yoksunluk sebebini gerektirecek eylemi işleyen kişiye ilişkin sonuç doğurur. Yani, eylemi işleyen kişi mirastan yoksun kalmaktadır.
  • Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar.

Mirastan Yoksunluk ile Mirasçılıktan Çıkarma Farkı

Mirastan Yoksunluk: Mirasçı, kanunda öngörülen belirli davranışlar nedeniyle otomatik olarak mirasçılık hakkını kaybeder. Miras bırakanın bu konuda herhangi bir talimat vermesi gerekmez. Kanunun belirlediği durumlar var olduğu takdirde yoksunluk kendiliğinden doğar.

Mirasçılıktan Çıkarma: Miras bırakan, mirasçısını kendi iradesiyle vasiyetname düzenleyerek mirastan çıkarabilir. Ancak bu durumda da miras bırakanın belirli haklı sebepleri olması gerekir (örneğin; mirasçının miras bırakana veya yakınlarına karşı ağır suç işlemesi, mirasçıya karşı ailevi yükümlülüklerini ihmal etmesi). Mirasçılıktan çıkarılan mirasçı saklı pay hakkını kaybeder.

Sonuç

Mirastan yoksunluk, mirasçının belirli ağır ve hukuka aykırı davranışlar sergilemesi durumunda mirasçılık hakkından mahrum kalmasıdır. Bu tür davalarda, yoksunluk sebeplerinin varlığına dair deliller sunulmalı ve mahkemenin tespiti talep edilmelidir.

 

 

Bu yazıyı değerlendir!
[Toplam: 5 Ortalama: 5]

Avukat Yusuf SİYAH, lisans eğitimine devam ederken bir yandan da öğrenci stajyer olarak farklı hukuk ofislerinde çalışmalarını yürüttü. Yasal staj dönemi içerisinde de, hukuk alanındaki güçlü teorik bilgi birikimini ve avukatlık pratiğini; Ticaret ve Şirketler Hukuku, Birleşme & Devralmalar, Yatırım Süreçleri, Gayrimenkul, İnşaat ve İmar Hukuku, Gayrimenkul Değerlendirme Esasları, İş Hukuku ve Sözleşmeler Hukuku alanlarında daha da pekiştirdi. Av.Yusuf SİYAH halen 1992’den beri hizmet veren Bahadır Hukuk Bürosu bünyesinde; Ticaret ve Şirketler Hukuku, Birleşme & Devralmalar, Yatırım Süreçleri, Gayrimenkul, İnşaat ve İmar Hukuku, Gayrimenkul Değerlendirme Esasları, İş Hukuku ve Sözleşmeler Hukuku alanlarında çalışmalar yapmaktadır. Şirketlere, birleşme ve devralmalar, ticari uyuşmazlıklarda hukuki danışmanlık ve destek; müvekkillere, hukuki danışmanlık sunarak, dava süreçlerinin takibini üstlenmektedir.